Yazar :
M. Alkan, Ç.Cömert
Özet : Dünya varolduğu tarihten günümüze sürekli değişim içerisinde olagelmiştir. Bu değişimlerin en önemlilerinden birisi insanların üzerinde yaşadığı topraklardır. İnsanlar için geçmişte olduğu gibi, günümüzde de “toprak” ve dolayısıyla “mülkiyet” kavramları büyük önem arz etmektedir. Çünkü insanoğlunun yaşamı için gerekli olan yiyecek, barınma, ulaşım gibi unsurların hepsi toprağa bağlıdır. Bu sebepler geçmişten günümüze varolmuş devletlerde, mülkiyet hakkının kayıt altına alınması ve zaman içerisindeki mülkiyet değişikliklerinin takibi amacıyla “kadastro” kavramını ortaya çıkarmıştır. İnsan-toprak ilişkisini düzenleyen bir kamu hizmeti olarak kadastro; tarih boyunca, ülkelerin öncelikli halletmesi gereken konuları arasında yer almıştır. Çünkü, hizmetin odağını oluşturan toprak, gerek ülkeler, gerekse ülkede yaşayan insanlar arasında her zaman hassasiyetini korumuş ve dönem dönem çatışmaların merkezini oluşturmuştur. Bu bağlamda, bir ülkede toprak sistemi eğer düzenli bir şekilde işliyorsa, ülke insanları daha mutlu, devlet ise istikrarlı ve güçlü olmakta; toprak sistemi bozuk ise, toplumda kargaşa ve yıkılmalar baş göstermektedir. Cumhuriyet tarihimizde ilk kadastro çalışmaları Mayıs 1925’de kurulan Tapu Müdüriyeti Umumiyesine ile başlamıştır. Ancak Türkiye’de gerçek anlamda kadastro çalışmalarının başlangıcı 1936 tarihinde 2613 sayılı “Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu” nun yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. Bu kanun ile birçok taşınmaz kayıt altına alınmıştır. 1950’den sonra çıkarılmış “Tapulama Kanunu” ile arazi kadastrosu şehir kadastrosundan ayrılmıştır. Günümüzde kadastro çalışmaları ise, 1987 tarih ve 3402 sayılı “Kadastro Kanunu” ile yürütülmektedir. Ülkemizde çok geniş bir kullanıcı yelpazesine sahip olan Tapu ve Kadastro verilerine Yargı, Maliye, Orman ve Çevre, Kültür, Bayındırlık ve İskan, İçişleri Bakanlıkları, Tapu ve Kadastro, Karayolları, Arsa Ofisi, Vakıflar Genel Müdürlükleri, belediyeler, İcra Daireleri, özel şirketler, bankalar ve vatandaşlarca yoğun bir biçimde ihtiyaç duyulmaktadır. Mülkiyet kadastrosu ile ilk olarak oluşturulan Tapu ve Kadastro verileri, zaman içerisinde ifraz, imar uygulamaları, satış, bağış, ipotek, haciz gibi uygulamalar sonucu zaman içerisinde sürekli olarak değişmektedir. Bu yüzden, Tapu ve Kadastro verilerine duyulan ihtiyaç, Tapu ve Kadastro verilerinin yalnız güncel değil aynı zamanda geçmiş durumlarının sorgulanmasını da kapsamaktadır. Örneğin bir mülkiyet kadastrosuna itiraz, yapım tarihinden sonra on sene içerisinde yapılabilmektedir, ancak hazine taşınmazlarına yapılacak itirazlarda ise süre sınırlaması bulunmamaktadır. Bu tip örnekler artırıldığında Tapu ve Kadastro verilerinin zamansal analiz edilmesinin önemi çok daha iyi ortaya çıkmaktadır. Ancak ülkemizde Tapu ve Kadastro bilgilerinin zamana bağlı olarak izlenmesine ve zamansal analiz ihtiyacını ortaya çıkarmaya yönelik herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Sonuç olarak bu çalışmanın amacı, Tapu ve Kadastro verilerinin zamansal analizlerine duyulan ihtiyacın tespiti ve geleneksel Tapu Sicil ve Kadastro sisteminde zamansal analizlere nasıl cevap verildiğinin belirlenmesidir. Çalışmada önce Tapu ve Kadastro verilerinin zamansal analizlerine ihtiyaç duyan kurum ve kuruluşların tespit edilmesi ve bu kurum ve kuruluşların ihtiyaç duydukları zamansal analizlerin detaylı olarak açıklanması yapılacaktır. Daha sonra Tapu ve Kadastro verilerinde değişiklik meydana getiren işlemler ve bunların sınıflandırılması verilecektir. Son olarak, geleneksel Tapu Sicil ve Kadastro sisteminde zamansal sorgulamalara nasıl cevap verildiği açıklanacaktır.
Anahtar Kelimeler :
Tapu, Kadastro, Mülkiyet, Zamansal Analiz
Kaynak :