Yazar :
L. Özmüş
Özet : Desantralizasyon(Yerelleşme), merkezi yönetimin yetki ve sorumluluklarını taşra birimlerine dağıtan bir kavramdır. Yetkilerin, daha yüksek düzeydeki hükümet yapısından, daha alt seviyedeki bağlı birimlere aktarılması, Kamusal işlevlere ilişkin yetki ve sorumlulukların; Merkezi yönetimden, ona bağlı yarı özerk yapıdaki (bağımsız gibi görünen) hükümet kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine (NGO) yada özel sektöre aktarılmasıdır. Dünya Bankası’na göre Desantralizasyon(Yerelleşme); kamusal faaliyetlere ilişkin sorumluluk ve yetkinin merkezi yönetimden taşra ve yerel yönetimlere ya da yarı özerk kamu kurumlarına veya özel sektöre devredilmesidir. Desantralizasyonun literatürde en kabul gören tanımı Rondinelli tarafından yapılmıştır. “Kamuya ait merkezi yönetim ve fonksiyonların; merkezi otoritenin taşra birimlerine, yarı özel kamu birliklerine, fonksiyonel otoritelere, özel yerel yönetimlere ya da hükümet-dışı örgütlere devridir”. Kamu yönetimi sözlüğünde desantralizasyon, “yönetsel kararların alınması ve görevlerin gerçekleştirilmesi yetki ve sorumluluğunun, ya coğrafi ya da işlevsel ölçütlere bağlı olarak merkezi hükümet örgütü dışında, hizmet yerinde bulunan organlarca üstlenilmesi durumu” diye tanımlanmaktadır. 1990’lardan sonra populeritesi artan bir kavram olup, her ülke ve sistem için farklı amaçla kullanılmıştır. Dünya Bankası 1980 sonrası yapısal uyum politikaları çerçevesinde, az gelişmiş ülkelerde finans krizine çözüm için desantralizasyon ve özelleştirmeyi birlikte önermiştir. Desantralizasyonun nedenlerini, ideolojik nedenler, siyasi nedenler, işlevsel nedenler ve globalleşme olarak sayabiliriz. Desantralizasyon(Yerelleşme);Politik(Siyasi), Yönetimsel(İdari) (Dekonsantrasyon, Delegasyon, Devolüsyon) Mali(Fiscal), Ekonomik yada Özelleştirme Desantralizasyon(Özelleştirme, Deregülasyon) olmak üzere dörde ayrılır. Desantralizasyon(Yerelleşme)’un avantaj ve dezavantajları olabilir, Desantralizasyonun başarıya ulaşabilmesi için belli kriterlerin sağlanması gerekir. Desantralizasyon kapsamında yeni Kamu Yönetimi anlayışı reform kanunları ile ortaya çıkmaktadır. Reform Kanunlarının genel gerekçeleri; -Merkeziyetçilikten kurtulmak, -Bürokrasiden kurtulmak, -Yerel Yönetimleri güçlendirmek, -Yolsuzluğu önlemek, -Halkın taleplerini karşılamak, -Yerelleşerek Demokratikleşmek, şeklinde sıralanabilir. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı ile şu değişiklikler yapılıyor diyebiliriz. Yerelleştirme; devlet örgütlenmesi yerelleştirilerek yerellik esası üzerine kurulmak isteniyor. Özelleştirme; devlet örgütlenmesinin ‘sosyal devlet’ niteliği ortadan kaldırılarak devlet düzenleyici devlet esaslarına yerleştiriliyor. Yönetimin yapısını değiştirerek ‘yönetişimci’ devlet yaratma. Desantralizasyon, yeni bir düşünce değildir.Özellikle son on yılda gelişmekte olan ülkelerin gündeminde olan bir düşüncedir.Birçok ülke bu konuda farklı çalışmalar yapmaktadır.Kaynakların ve yetki dağıtımının yerelleştirilmesi demokratikleşmenin bir gereği olarak düşünülmektedir.Deneyimler, kaynak ve yetki dağıtımı yapıldığında ekonomik ve sosyal kazançların olduğunu göstermektedir. Desantralizasyonda yerel ihtiyaçların daha iyi karşılanacağı, yerinden demokrasi, toplum katılımı, azgelişmişliğe çözüm, hizmette etkinlik ve verimlilik, devletin küçültülmesi gibi hedefler beklenmektedir.Yerelleşmeyle, yerinden demokrasi ve toplum katılımının sağlanacağının ifade edilmesi en dikkat çeken konu olmaktadır.Ancak birçok ülkede ve ülkemizde görüldüğü gibi yerel yönetimlerde yerel güç odaklarının oluştuğu ve belediyelerin rant paylaşımına yatkın olduğu toplumun her kesimi tarafından açıkça gözlemlenmektedir. Geniş halk kesimlerinin katılımını sağlamak için özel çaba sarf etmek gereklidir.
Anahtar Kelimeler :
Desantralizasyon(Yerelleşme), Kamu Yönetimi, Merkezi yönetim, Yerel yönetim, Özelleştirme, Sosyal Devlet
Kaynak :