Sitede Ara

Yazar :
A. Kundakçı, B. Ergönül

Özet :

Türk Medeni Kanunu’nun kabul edildiği 1926 yılında, işlenebilir tarım topraklarının ancak %10’u tapulamaya konu olmuş durumdadır. Bu nedenle hüsnüniyetle malik sıfatıyla zilyet edilen tarım alanları üzerinde, zilyetlerin mülkiyet hakkının olacağı ve bunun koşulları TMK’nda yer almıştır.

 

Bu arada Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti çıkardığı değişik Kadastro ve Tapulama Kanunları ile tarım alanlarının kadastro işlemlerini ve tapulamalarını yapma çalışmalarını işleme koymuştur.

 

1960-64 yıllarına gelindiğinde, ülkedeki tarım alanlarının ancak %40’ının kadastro ve tapulaması tamamlanmış, buna karşın %60’ının kadastrosu yapılmış değildir.

 

Devlet, 3116 sayılı Orman Kanunu ile özel ve devlet ormanlarının tahdit ve kadastrosunu yaparken, 19.07.1945 tarihinde kabul ve ilan edilen 4785 sayılı kanunla özel ormanları devletleştirmiştir. Bu tarihten sonra yapılan orman tahdit ve kadastrolarında özel orman bulunmadığı için belirlenen kesin sınır olarak kabul edilmiş, bu sınırlarda daraltma yapılamayacağı Anayasa’ya koyduğu hükümle güvenceye alınmıştır.

 

1973 yılında çıkarılan 1744 sayılı yasa ile orman olup da orman niteliğini kaybeden, orman bütünlüğünü bozmayan, tarım arazisi olarak kullanılmasında yarar görülen yerlerin orman sınırları dışına çıkarılması çalışmaları yapılmıştır. Ancak bu yasa hükmünün özüne ve sözüne aykırı olarak yapılan hata ve yanlışlar Türkiye’nin birçok yerinde orman köylüsünün kadim tarım arazisi olan mülklerinin orman sınırları içine çekilmesine, orman sayılmasına neden olmuştur. Daha sonra değiştirilen O.K. 2/B maddesi uygulamalarında da sınırlandırma ve kadastro yanlışları, bugün orman köylüsü ile orman idaresi arasında 200.000’in üzerinde anlaşmazlığın yargıya taşınasına yol açmış bulunmaktadır.

 

Halen yürürlükte olan 3402 sayılı kadastro kanununun 22. maddesinin orman kadastrosuna da uygulanması gerektiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.11.1992 tarih, E. 580, K. 656 sayılı kararı ile hükme bağlanmış olup buna göre orman kadastrosunda bir kadastro işidir. Bu nedenle kadastro kanununun 21. maddesinin orman kadastrosuna da uygulanması gerektiği ve buna koşut olarak bir yerde 2. orman kadastrosunun varlığı saptanırsa, ikinci kadastro bütün sonuçları ile hükümsüz sayılır demiştir.

 

Buna karşın orman kadastro işlemlerinde yapılan ölçüm, çizim ve diğer teknik hatalar ile 1744 sayılı yasa ve sonraki yasalarla yapılan kadastro aplikasyonlarında, işlemin 2. kadastro olup olmadığına bakılmaksızın orman köylüsü mağdur edilmektedir. Orman kanununun değiştirilen 9. madde hükmü uyarınca yanlışların düzeltilmesi talepleri Orman Genel Müdürlüğü’nce hukuka aykırı olarak geri çevrilmektedir.

 

Bildiride arazi ve orman kadastro işlemleri ile bunların aplikasyonları ve sonuçları ayrıntılı olarak irdelenecektir.

Anahtar Kelimeler :
orman, orman kadastrosu, kadim tarım arazisi, tahdit, aplikasyon, 1. kadastro, 2. kadastro, tapulama, zilyet

Kaynak :

Dosyayı İndir